8 Nisan 2013 Pazartesi

Girona - Figueres- İspanya


Barselona’ya gelince Salvador Dali Müzesinin bulunduğu Figueres ve Katalanların Barselona’dan sonraki en önemli kenti Girona’yı  görmemek olmaz.  Bu nedenle Madrid’e gitmeden önce bu iki sevimli , tarih ve sanat  kokan yere bir kaçamak yapıyoruz. İlk durağımız Girona.  Girona’ya Barselona’dan en kolay tren ile ulaşılabiliyor. Yolculuk yaklaşık bir saat sürüyor.


Girona çok küçük bir şehir .Şehrin ortasından  geçen nehir, çevresindeki renkli sevimli evler, katedral, katedralin önündeki devasa merdivenler ve çevresindeki dar sokaklar görülmesi gereken yerler.   Bu bölgeye önce İberler gelmişler. Daha sonra Romalılar gelmişler  ve uzun süre kalmışlar. Ardından  Vizigotlar bölgeyi ele geçirmişler.  8. yy.  Mağribiler adı verilen Müslümanlar İber Yarımadasına hakim olmuşlar.  İber Yarımadası’nda Müslümanlığın etkisi altında bulunan bölgelere Endülüs adı verilmiş.  Katalan Kontları, İspanyanın yeniden Hıristiyanlaştırılması için aralarındaki birliği kuvvetlendirmiş ve ”Yeniden Fetih” andı içmişler. 750 yılında, Bağdat’ta halifeliklerini ilan eden Abbasiler, İspanya’da, Endülüs Emevi devletini kurarlar. Bu dönem Endülüs’ün en parlak dönemi olarak bilinir. Kurtuba şehri,  önemli bilim merkezi haline gelir.  Bu dönemde günümüz Avrupa bilim ve sanatının bazı temelleri Endülüs’te atılır.



Endülüs Emevi Devletinde yaşayan bütün azınlıklar, ki en önemlileri Yahudiler idi, büyük bir hoşgörü içerisinde yaşadılar. Endülüs Emevilerinin başarıları 11. yüzyıl başlarına kadar devam etti. 1031 yılında halifelik parçalanarak  küçük beyliklere bölündü ve eski gücünü kaybetti. 15. yy. ın sonlarına doğru Kastilya Kraliçesi İsabella ile Aragon Kralı Ferdinand’ın evliliği İspanyol Birliğinin oluşumunu ve Avrupanın en güçlü devleti olmasını sağladı. Vizigotlar ile de anlaşma sağlanınca ”Yeniden Fetih” hayalleri gerçekleşti. İspanya Kraliçesi İsabella ‘nın Hıristiyan kilisesi ile işbirliği yaparak ülkedeki bütün Yahudilerin, çok kısa bir sürede ülkeyi terk etmeleri için ferman çıkarması 300 bin kadar İspanya Yahudisini  zor durumda bırakmış.Yahudiler   çeşitli Avrupa ülkelerinden sığınma hakkı istedi ama bütün kapılar yüzlerine kapandı. Bu durum karşısında tamamen yok olma noktasına yaklaşmış olan İspanya yahudilerine Osmanlı İmparatorluğu kapılarını açtı. İspanya'dan sürgün edilen yahudilerin 150 bin kadarı ilk etapta Osmanlı topraklarına sığındılar. Diğerlerinin de önemli bir kısmı Polonya ve Rusya'ya geçtikten sonra Osmanlı topraklarına sığındılar. Kendilerine "Sefarad" adı verilen bu yahudilerin büyük çoğunluğu Selanik ve İstanbul'a yerleştirildiler. Göç olayının yaşandığı sırada Osmanlı İmparatoru olan Sultan II. Bayezid yahudilerin iyi karşılanmaları için bütün illere haber göndermiş, hatta bunlara zarar verenlerin idamla cezalandırılacaklarını duyurmuştu. Bu tarihi bilgiler ışığında daracık sokakları dolaşırken  binaların ve tarihin dokusu hiç bozulmadığı için  insan sanki o günlerin havasını kokluyor, tarihin sayfalarında dolaşıyor gibi oluyor.


Rui Onyar Nehri  Girano Kentini ikiye ayrmış . Antik Girona ve Yeni Girona. Köprüden Antik Girona’ya bakıldığında, kentin ve yörenin en büyük kilisesi, Girona Katedrali görülüyor. Nehrin iki yakasına sıralanmış rengarenk boyalı  evler ve şehrin dinginliği insana  bir masal diyarında olduğu  hissi veriyor. Nehrin üzerindeki köprünün sonunda  karşınıza  Plaça de Sant Feliu Meydanı gelir. Antik Girona olarak adlandırılan  bu bölge, dar sokaklarında yüzyıllarca Yahudi nüfusunu barındıran Yahudi Gettosunun başlangıç yeridir. Meydanın sağında, taş direğe tırmanmış bir aslan heykeli vardır.


1492 yılından sonra Girona’da,Yahudi Mahallesinde kalmak zorunda bırakılan Yahudiler, içlerine kapanık, göze çarpmamaya çalışan ve kapalı bir ekonomi oluşturan bir topluluğa dönüşürler. İşte, Onyar Nehrini geçerek Yahudi mahallesine gelindiğinde karşınıza çıkan  beton direğe tırmanan aslan maskotu, yalnız gettodakilerin bildiği bir parola olarak, oraya yerleştirilir. Onyar Nehrini geçenler, gettoya girmeden önce; direkteki aslanın poposunu öpüyorlarsa, Yahudi cemaatindendir, öpmüyorlarsa, Yahudi Cemaati dışından, yabancı kişilerdir. Zararları dokunabilir, önlem alınmalıdır.  Günümüzde ise aslanın poposunu öpenlerin tekrar Girona’ya  geri geleceklerine inanılır.



Tarihi köprüden geçerek, şehrin eski kısmına geçiliyor. Bu bölge büyük surlarla çevrili. Dar sokaklar tarihi taş evlerle dolu. Şehrin en büyük kilisesi olan Girona Katedrali tam bir mimari harikası.


Katedral ve meşhur merdivenleri.





Şehrin sevimli ve sakin köşelerinden biri.
Yahudilerin güvenlik amacıyla daracık yaptıkları zaman zaman bir kişinin bile zor geçtiği ara sokaklar.











Sekizgen kubbe ile aydınlatılan Banys Arabs(Arap Hamamları)



Eski Yunan'dan günümüze kadar farklı dönemleri ve stilleri, eserleri ,  Roman ve Gotik sanatın kolleksiyonlarını içinde barındıran şehrin müzesini de gezebilirsiniz.

Girona'dan sonra ikinci durağımız Figueres. Yol Girona'dan tren ile yaklaşık 35 dak. sürüyor. Figueres küçük bir kasaba. Nufusu 35.000 olan bu kasabada Salvador Dali'nin kendisinin kurduğu müze bulunmaktadır.



İstasyondan çıkınca 15 dak. sonra müzeye varılıyor. Müzeye girmek isteyen oldukça fazla ziyaretçi olduğu için uzun bir kuyruk beklemeyi göze almalı ya da çok erken saatte gitmeniz gerekiyor. Dali müzenin her köşesini kendi tasarlamış ve her noktasıyla kendi ilgilenmiş. Müze şu anda dünyanın en büyük Dali kolleksiyonuna sahip. Müzede Dali'nin dörtbinden fazla eseri bulunmaktadır. Dört katlı binanın girişinde Dali'nin kendi tasarımı Cadillac'ın üzerine yerleştirilmiş bir bereket tanrıça sembolü ve hemen üzerinde eşi Gala'ya ait teknenin olduğu tasarım bulunmaktadır.

Fotoğraf internetten alınmıştır. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için (Japon turistler yasak dinlemeden çekiyorlardı) müzede fotoğraf çekmedim. Bu müze mutlaka görülmesi gereken bir yer . Her tablo  tam bir zeka ürünü. Gördüğünüz her resme  özel projeksiyon ile bakınca (cep telefonunun kamerasından da bakabilirsiniz) aslında başka bir resim olduğunu anlayıp Dali'nin zekasına tekrar tekrar hayran kalıyorsunuz. Pekçok ülkede pekçok müzede ünlü ressamların resimlerini gördüm ama Dali'nin ki kadar etkilendiğim ve zekasına hayran olduğum başka bir sanatçı olmadı.



Fotoğraf internetten alınmıştır.
Bu müzeyi gezdikten sonra Dali'nin tasarladığı mücevherlerin yer aldığı  Dali Mücevher Müzesini de gezmeyi unutmayınız.
Fotoğraf internetten alınmıştır
Dali Müzesinden sonra isterseniz Katalunya'nın tarihine ışık tutan Oyuncak Müzesine de gidebilirsiniz. 1982 yılında açılan Oyuncak Müzesinde 4000 den fazla eski dönemlerden toplanıp günümüze gelmiş oyuncakları görebilirsiniz.



Barselona ve bu iki güzel yerden sonra Madrid'e gitmek üzere yola çıkıyoruz. Madrid'de görüşmek üzere hoşcakalın

6 yorum:

MAZES dedi ki...

yanından su geçen evde yaşamak ....canım,çok güzel paylaşım...o daracık sokaklar süper fikirmiş ,eskiler daha mı akıllımışlar.

mutfagabuyrun dedi ki...

gidemesekte resimlere bakmak bile güzel canım.teşkkkk paylaşım için.sevgiler.

birincisin dedi ki...

Gezmiş olduk seninle,paylaşım için teşekkürler,sevgiler:)

Dostbahcesindenlezzetler dedi ki...

Cok guzel bir paylasim olmus umarim bir gun bende ziyaret edebilirim..sevgiler

LeylaK dedi ki...

öhüü öhjüüüü, üzülerek ayrılıyorum :(
gitmeyi çok istediğim yerlerden biri.

çeşnici Handan dedi ki...

Yorumlarınız için teşekkür ederim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...